4 Haziran 2008 Çarşamba

Peki Kitap Postacısı Sistemini Kuran Kişi Özürlü mü ?

Ben Mustafa İLHAN 1972 Ankara doğumluyum yirmi yedi yaşına kadar gözümde şekil bozukluğu nedeniyle dünyayı %20 görebiliyordum, bağcılar mah. Müstakil bir evde dünyaya gelen ben yedi kardeşin en küçüğü olarak doğdum ilkokul yıllarında anne ve babamın çok yaşlı oluşu göz kusurumun hem ailem hem de öğretmenlerim tarafından çok geç fark edilmesine sebep oldu. Eksikliğimin diğer arkadaşlarımdan farklı olduğunu kabul etmek ve gözlük kullanmak, hele ki toplumda kavanoz dipli diye tabir edilen gözlükleri kullanmayı hiç kendime yakıştıramadım. Okulda ve gündelik hayatta kendi kişisel gelişimimi bütünüyle etkileyen bu olayı bende çok büyük bir eksiklik olarak içimde hep yara kalmıştır. Teknolojinin gelişmesiyle umutlanmaya başladım Allah”ıma her gün dua ederek geçti günlerim, umudumu hiç yitirmedim bir gün İstanbul”da Dünya göz hastanesinde lazer tedavisi başladığını duyduğum an İstanbul”a nasıl geldiğimi bilmiyorum içimdeki korku büyüdükçe, büyüdü sağlığıma kavuşa bilecek miyim diğer insanlar gibi dünyayı görebilecek miyim
Muayene sırası bana geldiğinde korktuğum o tablo doktorların yüzünden okuyabiliyordum muayeneler uzadıkça Allah”ım bunu bana bahşet diye yalvarışlarım hala tüylerimi ürpertir. Doktorlar en sonunda retina tabakamın zayıf olduğunu bu riskli karar içi senin imza atman gerek dediklerinde fazla bir şansım yoktu çünkü ameliyatı onaylamasam yine o eski zulüm hayatıma döneceğim korkusu bana imza attırmış oldu.
Ameliyat olduktan sonraki sevincimi göz kusuru olanlar çok iyi bilir ilk baktığım yer hastanenin koridorunda lcd televizyonda geçen alt yazıyı okumak dünyanın en güzel şeyiydi. Bir umutla sevincimi paylaşmak adına yine benim gibi göz kusuru olan ablamın çocuğuna telefon açtım, çocukluğunda üç defa katarak ameliyat geçiren sevgili yeğenim yanlış ameliyatlar ve sıkıntılı bir çocukluk yaşan yeğenim şu anda %15 görme yetisine sahip ne yazık ki yeğenime teknolojinin biraz daha çalışması lazım canım yeğenim, yan evimizde oturan teyzemin oğlu böbrek hastasıdır. Yıllarca hastaneye kaç defa gittiğimizi bilmem en sonunda teyzemin oğlu ablasının böbreğini bağışlamasıyla normal hayatına dönebildi. Bunları neden yazma gereği duydum birazda ondan bahsedeyim
Ayrımcılık yapan engelli kardeşlerimiz hem halkın konuya uzak olduğu kendilerine yardım etmediklerini söylerken bir yandan da engelli olmayanlar sosyal sorumluluklarını yerine getirdiklerinde sen engelli misin diye soru sorduklarında çok gülüyorum, kadın haklarını savunmak için kadın mı olmak gerekir yada hayvan haklarını savunmak için hayvan mı olmak gerekir gibi bir çok örnek verilebilir. Her halde bu kadar cevap yeterli olacaktır.

Kitap Postacısını Tanımak İçin İzleyin!

Volkan Erk Bizimle

Nurfiye Başar 06-1001

Halil İbrahim Babür 07 - 1001

Emre Şenozan 06 - 1003

Vedat Özkaya 06 - 1005

Çiğdem Göksu 06 - 1089

Etiketler